İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, bugün Güngören’in Tozkoparan Mahallesi’nde kentsel dönüşüm projesi kapsamındaki yurttaşlarla, Tozkoparan Barış Parkı’nda buluştu. Bir yurttaş; “Haktan, hukuktan, adaletten bahseden Cumhurbaşkanına sormak istiyorum: Konutumda can güvenliğim yoksa, evimden dışarı atılıyorsam bir ülke nasıl yönetiliyor?” dedi.
Akşener, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik, “Dedikodu furyası geziyor, bilhassa İçişleri Bakanlığı’nı deruhte eden kardeşimiz daima bir gıybet halinde, iftira halinde, dedikodu halinde. İftira attığı, dedikodu yaptığı bireylere dair yaptığı suçlamanın gereğini yapma makamı fakat yalnızca söylüyor. Bu arkadaş Sayın Temel Karamollaoğlu’yla benim Kandil’le evrak imzaladığımı anlattı. İkimizin de dokunulmazlığı yok, ben bu türlü bir evrak imzalamışsam tut ensemden gereğini yap kardeşim. Türkiye’deki önemli devlet anlayışı öldü” sözlerini kullandı.
Akşener’e DÜZGÜN Parti İstanbul Vilayet Lideri Buğra Kavuncu, YETERLİ Parti Milletvekilleri Ümit Dikbayır, Ümit Beyaz, Vilayet ve İlçe yöneticileri, partililer eşlik etti.
Riskli alan ilan edilen ve kentsel dönüşüm kapsamına alınan Güngören ilçesinin Tozkoparan ve Küba mahallelerinde 900 haneye, “Evleri terk edin” tebligatı gönderilmişti. Kentsel dönüşüm kapsamına alınan bölge için ayrıyeten “acil yıkım” için uygulanan 6/A unsuru devreye sokulmuştu.
Akşener, yurttaşlara şunları söyledi:
- Bu iktidar dendiği vakit, rant değerli bir bahistir. Tozkoparan değil ‘tozkoparant olmasın’ diyen bir döviz vardı. Uzmanlık alanı bu bugünkü iktidarın, maalesef o denli. Burada bir uğraş veriyorsunuz, bir hak gayreti; buna karşı sizin hakkınızı alan bir yanıt yok burada. Artık seçimlere çok az kaldı. Durdurma konusunda önemli bir yararımız dokunabilir. Ben buraya dikkat çekmek için geldim. Bu işin takipçisi olacağımızı bildirmek için geldim. Arkadaşlarımız da takipte. Sonuç itibariyle ÂLÂ Parti’nin değer verdiği, ardında durduğu, haksızlığın önüne geçilmesi için çabası olduğu bir yapı burası.
Bir mahalleli, durumunu bölgenin imar planını yansıtan fotoğrafları göstererek şöyle konuştu:
- Buradaki en kıymetli bahislerden bir tanesi 2019 yılında Sayın Murat Kurum buraya gelip alanın dışında olduğu binaları gösterdiler. Aslında medyadaki aldatmaları da bundan. Burada Murat Kurum ve Bünyamin Demir var belediye başkanı…Burada bir hanımefendi ile konuşuyor ‘evlerinizin dönüşmesini istiyor musunuz’ diye, doğal kentsel dönüşüm deyince herkes hedef depremse hepimiz isteriz.
“BU BEŞERLER ASLINDA O FARKI ÖDEYEMİYORLARDI. BU YÜKÜN YÜKLENMESİNİ İSTEMİYORUZ”
- Buradaki sorun şu riskli binaları gösterip riskli olmayan binalara ve insanların ödemeyeceği yükü yüklediler. Mahkemede şu söylendi, biz mutabakatları kabul etmediğimiz için bize şu söylendi; sizden daha sonra bunun 3-4 katı olacak denildi. Bu beşerler aslında o farkı ödeyemiyorlardı. Bu yükün yüklenmesini istemiyoruz.”
“BİZ HAKSIZLIĞA UĞRUYORUZ”
Başka bir yurttaş ise şunları söyledi:
- Bütün olay şu fotoğrafta yatıyor. İskanlı yapıları ruhsatsız yapıya çevirmeye çalışıyorlar. Devlete karşı gelemeyiz ancak sayın liderimden şunu istiyorum; biz haksızlığa uğruyoruz. Bu mahkemeler ısmarlama raporlarla ısmarlama ve adrese teslim kararlar alıyorlar. Bu iktidar gidecek yürekten inanıyoruz. Yarın öbür gün bu bakanlıklar sizin tarafınızdan doldurulduğu vakit bu taraflı mahkemelerin kararlarının ortadan kaldırılması için gerekli düzenlemeleri yapacaksınız değil mi?
Akşener, “Yargının bağımsızlığını, korkusuzluğunu, objektifliğini sağlamak siyasetin vazifesidir. Yargı işini yapmalıdır, hatalı kimdir, hatasız kimdir siyasetçi ayırmaz yargı ayırır lakin o yargıya adaletli olmayı vaaz eden kararları, kanunları çıkaran da siyasetçidir” cevabını verdi.
“CUMHURBAŞKANI BUNUN YANITINI VERSİN”
Bir diğer yurttaş ise şöyle konuştu:
- Haktan, hukuktan, adaletten bahseden Cumhurbaşkanına sormak istiyorum; hak, hukuk, adalet var ise ben bugün tek başına bir bayan olarak vatanım dediğim konutumda can güvenliğim yok ise, kolluk güçlerine gittiğimde ‘başınızın dermanına bakın’ denmişse, evimden dışarı atılıyorsam bir ülke nasıl yönetiliyor? Benim can güvenliğim yoksa Cumhurbaşkanı bu inancı bana sağlayamıyorsa… İçişleri Bakanını konuşmalarını dinliyorum: Benim can güvenliğim yoksa Türkiye Cumhuriyet’inin başındaki Cumhurbaşkanı gelsin bana bunun karşılığını lütfen versin. Canımın güvenliğini hissetmiyorum.
“İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NI DERUHTE EDEN KARDEŞİMİZ DAİMA BİR GIYBET HALİNDE, İFTİRA HALİNDE, DEDİKODU HALİNDE”
Akşener ise şu karşılığı verdi:
- Cumhurbaşkanlığı makamı, aslında herkesin Cumhurbaşkanı olmakla yükümlü bir makamdır. Kendisine oy verenin de vermeyenin de Cumhurbaşkanı’dır. Bu ülkenin birliğinin bütünlüğünün teminatıdır. Birincisi bu. Üç bakanlık, ciddiyet timsali olmalıdır. İçişleri Bakanlığı, Ulusal Savunma Bakanlığı, Adalet Bakanlığı. Bakanlık misyonunu yerine getiren beşerler dedikodu yapamaz, iftira atamaz. Dedikodu furyası geziyor, bilhassa İçişleri Bakanlığı’nı deruhte eden kardeşimiz daima bir gıybet halinde, iftira halinde, dedikodu halinde. İftira attığı, dedikodu yaptığı bireylere dair yaptığı suçlamanın gereğini yapma makamı ancak yalnızca söylüyor. Bu arkadaş Sayın Temel Karamollaoğlu’yla benim Kandil’le evrak imzaladığımı anlattı. İkimizin de dokunulmazlığı yok, ben bu türlü bir evrak imzalamışsam tut ensemden gereğini yap kardeşim. Türkiye’deki önemli devlet anlayışı öldü.
“İNSANLARA RANT AKTARABİLMEK İÇİN, YANDAŞ KORUYABİLMEK İÇİN BU ÜLKEYİ LİME LİME SATMAK VAR; ÖZÜ BU”
- Sayın İçişleri Bakanı, beni uyuşturucuyla ilgili suçluyor. Orada ipin ucunu kaçırmış; Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da 15 Temmuz 2016’ya kadar hiçbir şey yapmamakla suçluyor. Benim devlete duyduğum hürmet bu arkadaşın bu tweetlerine yanıt vermemi engelledi. Rant için kendilerinden olan insanlara rant aktarabilmek için yandaş koruyabilmek için bu ülkeyi lime lime satmak var özü bu, bunu birlikte değiştireceğiz.