ANKARA – Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu partisinin genel merkezinde gazete, televizyon ve internet medyasının Ankara temsilcileri ile bir ortaya geldi.
Yeni yasama yılının başladığı ekim ayı için “sonbaharın nevruzu” tabirini kullanan Davutoğlu, bu devrin cumhuriyeti yüzüncü yıla taşıyacak en kritik seçim süreci olduğuna işaret etti. Kelamlarına CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüyle ilgili Meclis Başkanlığı’na sunduğu kanun teklifi ile başlayan Davutoğlu, “Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını çok kıymetli, tarihi bir açıklama olarak değerlendirdim ve çabucak takviye beyan ettim, bu birebir vakitte Altılı Masa’nın temel misyonuna uygun da bir açıklamaydı” dedi.
Altılı Masa’nın Gelecek Partisi mesken sahipliğinde, 29 Mayıs’ta yapılan toplantısında açıklanan iş birliğinin temel maksatları beyannamesinde bu yaklaşımın söz edildiğini ve Kılıçdaroğlu dahil tüm başkanların imza attığını anlatan Davutoğlu, “Bu açıklamayı görmeyenler için Kılıçdaroğlu’nun açıklaması sürpriz olarak görülebilir. Lakin bu maddeyi kaleme alan bizler için sürpriz değil” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmadaki üslubu eleştiren fakat anayasa değişikliği teklifini olumlu bulan Davutoğlu, “Erdoğan ‘anayasal düzenleme yapalım’ dedi. Kılıçdaroğlu da ‘her türlü dayanağa hazırız’ diye yanıt verdi. Bu şu demektir, demek ki bu açıklama bir olumlu sonuç doğurdu. Birinci kere muhalefetin dediği bir bahiste Erdoğan bir adım öteye gitti ve dayanak verdi” değerlendirmesinde bulundu.
‘DÜN DÜNDE KALDI CANCAĞIZIM, KILIÇDAROĞLU YENİ BİR ŞEY SÖYLEDİ’
Cumhur İttifakı’nın “Biz gidersek kazanımlarınızı kaybedersiniz” tarafında kutuplaştırıcı, muhafazakar kısımlara parmak sallayan bir seçim stratejisi işareti veren açıklamalar yaptığına dikkat çeken Davutoğlu şunları söyledi:
“Hayır kaybetmeyecekler. Sayın Kılıçdaroğlu da açıkladı. Gelecek Partisi burada iken, öbür arkadaşlarla da birlikteyken bu kazanımların hiçbiri kaybolmayacak. Buradan teminat olarak söylüyorum. Kaybetmeye dönük bir adım olursa da karşısında Sayın Erdoğan durmayabilir, zira her an hal değiştirdiğine şahit oldum, lakin biz dururuz. Hem biz gidersek başörtüsü yasakları geri gelir, 28 Şubat yasakları geri gelir diye kamuoyu oluşturacaksınız, hem de bunu tümüyle tarihe gömecek bir teklife aralıklı duracak, o kişinin geçmişte yaptıklarını ortaya koyacaksınız. Allah aşkına, -geçmişte Erdoğan’ın söyledikleri ile bugün söyledikleri- geçmişe dönük hesaplaşmaya girsek neler çıkar, neler çıkar. Gerek var mı? Ben Mevlana’nın talebesi olarak görüyorum kendimi. Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım. Sayın Kılıçdaroğlu yeni bir şey söyledi, o yeni şeye yeni şeyle karşılık vermek lazım. O nedenle Erdoğan’ın konuşmasının teklife olumlu baktığı kısmına odaklanmaya ve bundan sonra siyasi stratejisini de kutuplaştırma değil de vizyona yöneltmeye davet ediyorum.”
BÖYLE BİR TEKLİFİN KILIÇDAROĞLU TARAFINDAN VERİLMESİ ANLAMLI
Başörtüsü ile ilgili bu türlü bir teklifin Kılıçdaroğlu tarafından verilmesinin ayrıyeten manalı olduğunu belirten Davutoğlu, muhafazakarların acılarını sekülerlerin, Kürtlerin acılarını Türklerin lisana getirip savunmasının ehemmiyetine işaret etti, “Bu yalnızca Erdoğan’ın ailesinin sıkıntısı değil, en çok da çocuklarını yurtdışında okutma imkanı bulamayan yoksul kız çocukları, aileleri yaşadı, okuyamadılar. Hepimizin acısıydı bu. Bu acıyı Kılıçdaroğlu savunursa manalıdır. Hepimizin vazifesi bu fay çizgilerini ortadan kaldıracak, tesirini sınırlayacak davetlere kulak vermek, olumlu reaksiyon vermektir” dedi.
DAVUTOĞLU’NDAN BAŞKANLARA ELEŞTİRİYİ AÇILAN SORUŞTURMALARA KARŞI ÇAĞRI
Sadece başörtüsü değil her alanda özgürlüklerin genişletilmesi gerektiğini belirten Davutoğlu Meclis’te görüşülmeye başlanan “Dezenformasyonla gayret yasası”nı da eleştirdi. Düzenlemeyi “sansür yasası” olarak nitelendiren Davutoğlu, parti sözcüsü Serkan Özcan’ın Merkez Bankası’nı eleştirmesi üzerine Merkez Bankası’nın prestijini zedelemekten tabire çağrıldığını hatırlattı. Meclis’teki yasa çıkmadan bunların yaşandığına işaret eden Davutoğlu, hakaret, iftira üzere durumlar hariç, “doğal eleştiri”lere karşı bir soruşturma açılırsa birebir kelamları tekrarlayacağını söyledi, başka başkanları de birebir kelamları tekrarlamaya davet etti. Davutoğlu, “takriri sükun” uygulamaları olarak gördüğü dezenformasyon maddesine karşı her türlü çabayı yürüteceklerini söyledi.
‘KİMSE FARKLI DÜŞLER GÖRMESİN, BU İŞ BİRLİĞİ YERİ GÜÇLENEREK YOLUNA DEVAM EDECEK’
Altılı Masa’nın son toplantısında geçiş süreci sisteminin ayrıntıları ve 6 partinin ortak siyasetleri için tematik alanlardaki seçim programının altyapısını oluşturacak çalışmaları ele aldıklarını anlatan Davutoğlu, “Bir itimat ortamı oluştu. Topluma bir inanç aşılandı. Kimse farklı düşler görmesin. Bu iş birliği tabanı güçlenerek yoluna devam edecektir. Görüş ayrılıkları olabilir ancak bunları konuşacak, tartışacak bir ortak psikoloji var ve bunlardan vizyon üretecek siyaset anlayışı var” dedi.
KILIÇDAROĞLU’NUN AÇIKLAMASI, ZAMANLAMASI VE MUHTEVASI KENDİ SİYASİ TERCİHİDİR
Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü ile ilgili açıklamasının Gelecek Partisi başkanı Davutoğlu’nun fikri olduğu ya da Altılı Masa’nın son toplantısında kararlaştırıldığı istikametinde tezler gündeme geldi. Davutoğlu bu tezlerle ilgili şunları söyledi:
“Hayır, Kılıçdaroğlu ile bu husus öncesinde görüşmedik. Ancak biraz evvel metni -iş birliğinin prensipleri metni- okudum size. Her toplantıda, son toplantıda da bu fay sınırlarının nasıl aşılabileceği, bu meselelerin nasıl çözülebileceği, farklı toplum psikolojilerini olumlu istikamette değişebileceği gündem. AK Parti’nin ve MHP’nin ’28 Şubat’ korkusu üzerinden yürüttüğü ve kendi kitlesini konsolide etmek için ne önlemler almak gerekir diye konuştuk. Son toplantıda da konuştuk. Başörtüsü dahil, muhafazakar kitlelerin korkuları daima görüşüldü. Lakin Kılıçdaroğlu’nun bu türlü bir açıklama yapacağı görüşü lisana getirilmedi. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması, zamanlaması ve muhtevası kendi siyasi tercihidir. Yer de uygun olduğu için açık takviye vermekte beis görmedim.” Davutoğlu bu fikri Kılıçdaroğlu’na kendisinin telkin ettiği yorumlarına da, ‘Böyle bir imayı dahi Sayın Kılıçdaroğlu’na saygısızlık olarak görürüm. Açıklama Sayın Kılıçdaroğlu’nun şahsi iradesi ile yaptığı bir açıklamadır’ dedi.
CHP İÇİNDEN GELEN REAKSİYONLARA YANIT
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına CHP tabanından gelen tenkitler olduğu sorusu üzerine, “CHP içinde tartışmalara girmeyi yanlışsız bulmam fakat bizim için tabanların ne dediği değerli fakat, onu ölçmek de kolay değil. Liderlik yalnızca tabanın korkuları üzerine yapılmaz. Var olan siyasi gerçeklik ve onu yönetmekle de yapılır. Haklı tenkitler de olabilir, o taban içinde doğal karşılanabilir. Ancak ekonomik problemler varken özgürlük problemlerini konuşmayalımı hakikat bulmam. Ekonomik sıkıntıları da çözecek olan özgürlük ortamıdır. Ekonomik meseleler var diye dezenformasyon maddesinden bahsetmeyelim mi?” cevabı verdi.
‘BAŞÖRTÜSÜ İLE DEĞİŞİKLİK YAPILDIĞINDA CUMHURBAŞKANINI BİRİNCİ TEBRİK EDEN BEN OLACAĞIM’
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başörtüsünün yanı sıra ailenin korunmasıyla ilgili de düzenleme yapılması teklifinin LGBT’li bireylerle ilgili bir mevzuda olması durumunda tavrının ne olacağı sorusuna da cevap verdi. Davutoğlu, “Mesele sonuç almak ise bir şeyi öbür şey ile irtibatlandırmadan, adım adım çözmek gerek. Başörtüsü yasağının anayasal düzenleme ile ortadan kalkması tek başına bir haftada çözülecek sıkıntı artık. Bunu yaymamak lazım. Öbür mevzuları içine alırsanız, çözmek vakit alır. Madem ki bu kadar olgunlaştı sorun, herkes taraftar, o vakit çözülsün bitsin. Aileyi korumak en kutsal vazifemizdir. Bununla ilgili yapılacak bir adıma da ayrıyeten takviye veririz. Kıymetli olan şu anda başörtüsü konusunda adım atılması. Alevi vatandaşlarla ilgili de farklı getirsin. Her bir mevzu çözüldüğünde, geçmiş ihtilafları bir kenara bırakıp, Sayın Cumhurbaşkanını birinci tebrik eden ben olacağım, Sayın Kılıçdaroğlu’nu tebrik ettiğim gibi” dedi.
SARE DAVUTOĞLU’NDAN KILIÇDAROĞLU’NA TEŞEKKÜR
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü ile ilgili görüntü açıklamasını yapmasından yaklaşık yarım saat sonra telefonla aradığını da anlattı. Eşi Sare Davutoğlu’nun da Kılıçdaroğlu ile konuşup teşekkür ettiğini söyleyen Davutoğlu o görüşmeye dair şunları kaydetti:
“Sare Hanım’la birlikteydik. Aile olarak, bütün Türkiye çok acı çektik. Bu teşebbüs münasebetiyle kendisine teşekkür ettim. Eşim de teşekkür etti. Eşimle de görüştü. Sare Hanım 3 çocuk annesi. İhtisas yaparken Batı Çalışma Kümesi denilen o çetenin gönderdiği müfettişlerle boğuşuyordu son imtihanını yaparken. Üçüncü sınıf tıp öğrencisi iken uzaklaştırma aldı. Devam edip etmeyeceği muhakkak değildi. Ortadan 20 yıl geçti, kaç ihtisas imtihanına bu nedenle giremedi. Bunları yaşadık, yok sayılamaz. Ben bunları unutur muyum? Erdoğan çok hal değiştirdi, biz değiştirmeyiz. O görüşmede teşekkür ettik kendisine. Sayın Kılıçdaroğlu geçmişte anayasa teklifine hayır demiş, hayır geçmiş geçmişte kaldı. Erdoğan’ın konuşması sonrasında Kılıçdaroğlu’nun takviye beyanını gördüm. Bu değerlidir. CHP de kendi konseyleri içinde kıymetlendirir. Lakin bunu rastgele bir şeyle birleştirmeden getirilirse CHP’nin hayır diyeceğini sanmıyorum. Sonuç almak değerli.”
Davutoğlu, Altılı Masa’nın son toplantısında ele alınan geçiş süreciyle ilgili sorulara cevap vermedi. Tüm partilerin tekliflerini sunduğunu, görüş ayrılıklarını giderecek bir çalışma yürütüldüğünü söyleyen Davutoğlu daha sonra bunu kamuoyuna duyuracaklarını kaydetti.
‘TÜRKİYE’DE KÜRTLER, ‘KÜRT SORUNU YOKTUR’ DEDİĞİ VAKİT O SORUN BİTMİŞTİR’
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürt Sorunu’nun çözüldüğü kelamlarıyla ilgili, “Ben bir korunun varlığını yokluğunu o sorunu yönetmekte olan bireylerin değil, sorunun muhatabı olan bireylerin tabiriyle ölçerim. Türkiye’de Kürtler, ‘Kürt sorunu yoktur’ dediği vakit o sorun bitmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
‘MİLLİ GÜVENLİK SORUNU İÇİŞLERİ BAKANI’NIN KENDİSİDİR’
Davutoğlu’na Mersin Polisevi’ne yapılan atak ve hücum sonrası iktidarın CHP’ye yönelik ithamlarını nasıl değerlendirdiği de soruldu. İktidarın bir siyasi partiyi ulusal güvenlik sorunu görmesinin yanlış olduğunu kaydeden Davutoğlu, İçişleri Bakanı’nın olayla ilgili bir saldırganın motorlu paraşütle Münbiç’ten Tarsus’a geldiği açıklamasını hatırlatarak şunları söyledi:
“Asıl o ulusal güvenlik sorunu. Türkiye yol geçen hanı mı? Türk hava alanı Türkiye’nin namusudur. Hayretler içinde utançla izliyorum. Ulusal güvenlik sorunu İçişleri Bakanı’nın kendisidir. Motorlu paraşüt sonun hangi noktasından geçmiştir. Geçtiyse, o hava alanını denetim eden herkesi vazifeden alırdım. Uyuşturucu baronları bile Latin Amerika’da bu kadar rahat hareket edemiyor. O emniyet, orada polisimizin yanına kadar yaklaşana kadar her ihmal edilen kişiyi vazifeden alırdım. Bu türlü ucuz kahramanlarla ulusal güvenlik korunmaz.”
‘SOYLU’NUN İSTİFASINI BAHÇELİ’DEN İSTEMEK LAZIM’
Davutoğlu, Soylu’nun ulusal güvenlik sorunu olduğu tabiriyle ilgili “Erdoğan’a istifası ile ilgili bir davetiniz olur mu” sorusuna, “Erdoğan’a bir şey söylememek lazım. Soylu’nun istifası fakat Bahçeli’den istenir. Erdoğan’ın birkaç sefer vazifeden alma teşebbüsü oldu. Bir bakan organize hata örgütü önderi denen kişinin bir ay saldırısına maruz kaldı geçen sene. Bir ay Sedat Peker, Süleyman Soylu hakkında her hafta görüntü yayınladı. Sayın Erdoğan çıkıp da “Bu Bakanıma yapılana karşıyım, Bakanımı destekliyorum” demedi. Ne soruşturma açtı ne de Bakan’dan hesap sordu. Ta ki, Bahçeli Soylu’nun ardında durunca Erdoğan sonraki gün görünüşte sahiplendi. Bahçeli’den istemek lazım. Bahçeli’nin ulusal güvenlik hassasiyeti kuvvetlidir” cevabı verdi.
DAVUTOĞLU’NDAN SOYLU’YA: BOSTAN KORKULUĞU MUSUN MÜBAREK?
Davutoğlu, saldırganın paraşütle uçtuğu teziyle ilgili ayrıyeten, “Bir İçişleri Bakanı bunu söylüyorsa, ben Türkiye Cumhuriyeti’ne hürmetim münasebetiyle -Süleyman Soylu’ya hürmetimi çoktan kaybettim- prestij ederim. Arkadaşlarıma sordum ne saçmalık diye. Kimsenin aklı almadı. Bu saçma bir şeyse İçişleri Bakanı bunu nasıl açıklıyor? Şayet gerçek bir şeyse bostan korkuluğu musun mübarek? O vakte kadar ne yaptın. O polisimizin kanı öncelikle o ihmali yapanların elinde. Devleti bu hale düşürenler utanmalı” dedi.