‘Evlat’ davasında son dönemeç! İngiltere’ye iade kararını Yargıtay onadı

Marmaris’te bir restoranda garsonluk yapan Yasin Tınaz, Türkiye’ye tatile gelen İngiliz vatandaşı Natalie Jackson ile tanışıp, 2001 yılında evlendi. Çift bir süre sonra arkadaşlıklarını nikah masasını taşıdı. Çift, evliliklerinin ardından İngiltere’ye gidip, Newcastle şehrinde yaşamaya başladı. Çiftin 2008 yılında D.H.Y. ismini verdikleri erkek çocukları dünyaya geldi. İddiaya göre, çiftin arası Natalie Jackson’un oğluna şiddet uygulaması nedeniyle açıldı. Çift, 2011 yılında boşandı. İngiltere’de görülen boşanma davasının ardından çocuğun velayeti ilk olarak annesine verildi. İngiltere makamları tarafından yapılan kontrollerde annenin velayet hakkını kötüye kullandığı tespit edilince o dönem 4 yaşında olan D.H.Y. geçici olarak bakıcı aileye verildi. Yasin Tınaz’ın başvurusu üzerine oğlunun velayeti Newcastle Aile Mahkemesi tarafından anne ile babaya ortak verildi. Bu süreçte Yasin Tınaz, annesinin yanında kaldığı sürede oğluna, boşandığı eşinin erkek arkadaşları tarafından şiddet uygulandığını öğrenip, tekrar hukuk mücadelesi başlattı ve bu defa oğlunun velayetini tek başına aldı.

Eşinin, oğlunun velayetini geri alabilmek için tekrar girişimde bulunup, kendileri hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydurmayı planladığını öğrendiğini belirten Yasin Tınaz, oğlunu da alarak 4 yıl önce tatil için uçakla Türkiye’ye geldi. Psikolojisi bozulan oğlunu kaybetmeyi göze alamadığını belirten Tınaz, bir daha İngiltere’ye dönmedi. Bunun üzerine Natalie Jackson, İngiltere makamlarına oğlunun babası tarafından Türkiye’ye kaçırıldığı başvurusu yaptı. İngiltere makamları da Türkiye’ye Adalet Bakanlığı’na yazı yazarak çocuğun İngiltere’ye iade edilmesini istedi.

ÇOCUĞUN İADESİ İÇİN DAVA AÇILDI

Adalet Bakanlığı da iade talebini babanın yaşandığı Muğla’daki Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirdi. İngiltere makamlarının talebi üzerine Başsavcılığın davacı olduğu Yasin Tınaz hakkında, Muğla Aile Mahkemesi’nde 2019 yılında, ‘Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Vechelerine Dair Sözleşme ve bu sözleşmenin uygulanmasına sağlamaya yönelik 5717 Sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun Hükümleri’ kapsamında ‘çocuğun iadesi talebiyle’ dava açıldı. Yaklaşık 8 ay süren dava sonunda mahkeme, çocuğun Türkiye’de babasıyla kalmasında onun sağlığı ile fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimine olumsuz yönde etki edecek herhangi bir risk faktörünün bulunmadığı gerekçesiyle İngiltere’ye iadesi talebini reddedip, babasıyla kalmasına karar verdi. Mahkeme, çocuğun düzenli olarak iletişim araçları ile annesiyle görüştürülmesini de karara bağladı. Mahkeme, BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi ve konuya ilişkin ulusal mevzuat hükümleri uyarınca görüşüne başvurulan D.H.Y.’nin de İngiltere’ye dönmek istemediği, babasıyla birlikte Türkiye’de yaşama iradesini gösterdiğine kararında yer verdi.

İNGİLTERE’YE İADE KARARINI YARGITAY ONADI

Muğla Aile Mahkemesi’nin bu kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Hukuk Dairesi’nde bozuldu. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği ‘iade talebinin reddi’ kararını bozup, davanın tekrar görülmesi için dosyayı iade etti. Aile Mahkemesi, yeniden görülen davada bir kez daha aynı kararı aldı. Bu kez de Hukuk Dairesi ikinci kez gelen dosyayı, ‘Merkezi makama başvuru 1 yıllık sürede yapılmış olduğundan çocuğun yaşadığı ortama alışmış olması hali iadeden kaçınma sebebi olarak kabul edilemez. Bu sebeple sosyal inceleme raporundaki değerlendirmelerin iadeden kaçınma sebebi olarak kabul edilmesi mümkün değildir” diyerek, yerel mahkemenin kararını bir kez daha bozup, çocuğun İngiltere’ye iadesine karar verdi. Yasin Tınaz, bu kez Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay ise Hukuk Dairesi’nin verdiği kararı usul ve kanuna uygun bulup, hükmün onanmasına karar verdi. Tınaz, son çare olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak 30 günlük başvuru süresini aştığı için talebi kabul edilmedi.

ÇOCUĞUN TESLİM İŞLEMLERİNİN ERTELENMESİNİ İSTEDİ

Tınaz’ın avukatı Ozan Orpak, Muğla Adliyesi’nde Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü’ne dilekçe verip, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun’un 22’nci maddesi uyarınca çocuğun teslim işlemlerinin ertelenmesine karar verilmesini istedi.

Türkiye’de babasının yanında psikolojik olarak kendisini yeni toparlamaya başlayan D.H.Y.’nin sosyal olarak kendisini geliştirdiği bir dönemde İngiltere’ye iade edilmesi durumunda telafisi zor psikolojik ve fiziksel travmalara yol açabileceğine de dilekçede dikkat çekilip, tekrar şiddet görme ihtimalinin bulunduğu da vurgulandı. Baba ve oğlu şimdi gelecek kararı bekliyor.

‘ÇOCUĞUMU GÖREBİLMEK İÇİN OKULUNUN KARŞISINDA KEBAP DÜKKANI BİLE KİRALADIM’

Türkiye’de babasıyla olmaktan mutlu olduğunu belirten lise öğrencisi D.H.Y., “İngiltere’ye dönmek istemiyorum. Babamı, Türkiye’deki okulum ve arkadaşlarımı da seviyorum. Derslerimde de başarılıyım” dedi. Yasin Tınaz ise, oğlunu kesinlikle İngiltere’ye iade etmeyeceğini belirterek şöyle konuştu:

“Boşanmamızdan sonra zor günler yaşadım. Çoğumu bana göstermiyorlardı. Çocuğumu görebilmek için okulunun karşısında kebap dükkanı bile kiraladım. Amacım sadece oğlumu uzaktan olsa bile görebilmekti. Oğlum okulun bahçesine çıktığında o beni görmüyor ama ben onu görebiliyordum. Bahçede oğlumu seyrediyordum. Eşim bunu öğrendi ve beni yıldırmak için sahte siparişler bile verdi. Daha kötü olaylar yaşanmaması için oğlumu da alıp Türkiye’ye döndüm. Çocuğumu kaçırdığım iddia edildi. Hukuk mücadelesinde Yargıtay da 42 gün gibi rekor zaman içinde Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararının onayıp, çocuğumun İngiltere’ye iadesine karar verdi. Bu durum çok zoruma gitti. Vicdani ve hukuki yönden biz haklıyız. Çocuğumun özgüveni yerine geldi. Oğlum gitmek istemiyor. Ben bu saatten sonra ne yapacağımı bilmiyorum.”

Tınaz’ın avukatı Ozan Orpak da “Müvekkilim maalesef Türkiye’de iç hukuk yollarını tüketti. Biz dosyayı inceledik. İngiltere’ye iade kararı veren bölge mahkemesi ve Yargıtay’daki süreçlerde belli eksiklikler olduğu kanaatindeyiz. Biz de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız. Ancak Türkiye’de kendi iç hukukumuzda yapılacak durumlar var. Adli Destek ve Mağdur Hizmetler Müdürlüğü’ne başvurduk. Müvekkilimin çocuk kaçırma gibi bir durumu söz konusu değildir. Çoğun iadesinin ertelenmesi konusunda yargının yanımızda olacağının düşüncesindeyiz” diye konuştu. (DHA)

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir